İngiltere’de WSET3 Eğitimi

Eğer ki henüz okumadıysanız; bu konuya giriş yazısı olan Fransa’da WSET2 Eğitimi yazımızı, bu yazıyı okumadan önce okumanızı tavsiye ederiz.

WSET3 sınav sonucunu taze almış bir çift olarak, bu eğitim/sertifika programı ile ilgili özellikle yurtdışı tecrübelerimizi özetlemek istedik.

  • Ülkemizde bu eğitimler bulunuyor mu?

Türkiye’de Oenotrian Wine School ve IWSA, WSET3 eğitimlerini İngilizce olarak veriyor. Talebin çok yoğun olmasından ötürü karaborsa olan bu eğitimlere kayıt olmak için sıkı bir takip gerekiyor 🙂

  • Neden yurt dışı eğitimi?

Ülkemizde maalesef ki ithal şarabın kısıtlılığı ve pahalılığı sebebiyle, yurt dışı eğitimlerinde şarap çeşitliliği daha fazla. Eğitimde bahsi geçen şarabın hemen sonrasında kadehimizde olması, teorik bilgiyi pratik ile besleyerek çok daha kalıcı hale geliyor.

  • Neden İngiltere?

WSET, İngiltere bazlı bir kuruluş, ana okulları da Londra‘da bulunuyor. Eğitimi oluşturan kuruluşun, eğitimi en iyi verebilecek yerlerden biri olduğunu düşündük 🙂 Fransa’da aldığımız bir önceki eğitim (WSET2) daha fazla Fransız şaraplarını ön plana çıkarmaya odaklı olduğu için, WSET3’te daha objektif olabileceğini düşündüğümüz İngiltere üzerinden ilerledik. WSET London School, bu konuda bizim beklentilerimizi fazlasıyla karşıladı.

Eğitim İçeriği

Eğitim programı seçenekleri, detaylı bir şekilde kendi web sitesi üzerinden incelenebilir. 5 farklı seçenekli zaman planlaması bulunuyor:

  • Day release course: Haftanın belirlenmiş bir günü 9:00-17:00 arasında tam gün olarak yapılıyor, sınav da dahil olmak üzere 6 hafta sürüyor. Londra’da yaşamayanlar için 6 kere gidiş gerektireceği için oldukça zor.
  • Consecutive (intensive) course: Sınav da dahil 6 gün boyunca 9:00-17:00 arasında yoğun bir program olarak yapılıyor. Eğitim programı fazlası ile zorlayıcı olsa da, yurt dışından gelecekler için zaman olarak en uygun program.
  • Evening course: Haftanın belirlenmiş bir günü 18:30-20:30 arasında toplam 16 haftada yapılıyor. İngiltere’de yaşamayan birisi için neredeyse imkansız bir program 🙂
  • Saturday course: Cumartesi günleri, 10:00-14:30 arası yarım gün olarak toplam 9 hafta boyunca yapılıyor. Bu program da İngiltere’de yaşamayanlar için uygun değil.
  • Enhanced online course: Online sınıf üzerinden 9 haftalık eğitimlerle birlikte tamamlanıyor. İçerisine şaraplar dahil değil, örnekleri öğrenciler kendileri temin ederek tadımları gerçekleştiriyorlar.

Consecutive (Intensive) Course

5 günlük 9-17 arası eğitim fazlası ile zorlayıcı olsa da, özellikle yurt dışından kısa süreliğine gelenler için maalesef ki uygun olan tek seçenek.

Eğitim aldığımız sınıflar genel olarak oldukça ferahtı

Pozitif Yorumlar

Aldığımız eğitimin en güzel yanlarından birisi, her gün farklı bir eğitmenin gelmesi oldu. 5 gün boyunca 5 farklı eğitmenden benzeri konuları dinlemek, farklı bakış açılarını da görebilmemizi sağladı. Ek olarak, her eğitime bir tane de gözlemci eğitmenin girerek sadece bütün gün boyunca ana eğitmenin anlatımları üzerinden not alması, WSET London School’ın eğitim kalitesine ne kadar önem verdiğini göstermiş oldu. Eğitmenlerin ara ara kendi aralarında çeliştikleri noktalar olsa da, bu bile aslında şarap dünyasının ne kadar derin ve komplike olduğunu gösteren noktalardan birisi oldu. Bir önceki eğitimimize kıyasla, tek eğitmen olması durumunda sadece o eğitmenin bakış açısı üzerinden bilgi edinme şansımız olduğu için çoklu eğitmene göre biraz daha kısıtlayıcı bir eğitim olabiliyor.

Eğitim boyunca sanırım en başarılı bulduğumuz kısım, eğitmenlerin tamamen objektif olması oldu. İngiltere, şarap yapımı konusunda daha çok yeni bir ülke olmasından ötürü; diğer bütün ülkelere karşı nötr yaklaşabiliyorlar. Fransa’da yaşadığımız biraz Fransız şarabı propagandasını burada yaşamamış olmak bizi sevindirdi 🙂 Hatta tam tersine, Fransızların yaptıkları gereksiz şarap elitliklerine bol bol gönderme yapmalarına bayıldık 🙂

Eğitim tadım setlerimizden bir örnek

Eğitimin başka bir başarılı yanı ise içeriğinde bulunan şaraplardı. 5 gün boyunca arka arkaya Dünya’nın farklı yerlerinden gelen birbirinden kaliteli 80’den fazla şarabı içmek; hem damağımızı geliştirmek için süper bir fırsat oldu, hem de tam anlamıyla bir damak ziyafeti yaşamış olduk. Özellikle seçilen şarapların, eğitim içeriğini birebir takip etmesi, oldukça takdirimizi topladı. Eğitimde üzerinde durulan bölgelerden neredeyse hiçbiri pas geçilmedi. Özellikle bazı bölgelerde 2 farklı benzer örneğin (Sofralık üretilmiş bir Avustralya Shiraz’ı vs üst segment üretilmiş bir Avustralya Shiraz’ı gibi) arka arkaya tadımını yapabilmek, kıyaslama ve damak kalibrasyonu yapabilmek açısından iyiydi.

Negatif Yorumlar

Fransa’da aldığımız WSET2 eğitiminde, 3 günlük olan benzeri yoğunluktaki bir kursta, özellikle bir gün içerisinde neredeyse sayısı 20’yi bulan şarap tadımlarını yapmakta ara ara zorlansak da, yine de kurs totalinde idare edebilmiştik. Fakat WSET3 için gerek kurs içeriğinin fazlası ile yoğun olması, gerekse +2 gün daha fazla şarap tadımı ve eğitim yorgunluğunun olması, totalde canımızı çıkardı diyebiliriz 🙂 WSET2 için Paris’e gittiğimizde kurs akşamlarında şehri gezerek bir yandan eğitimi geziye de çevirebilmişken, Londra’da neredeyse bütün akşamlar otele erken dönüp çalışmak zorunda kaldık.

Eğitim içeriği ise maalesef fazlası ile ezbere dayanıyor. Özellikle tadım kısmında, şarap spesifik yorumlar yapmak yerine, öğrencileri daha iyi kalibre edebilmek adına şaraplarda bulunan üzümlerin ve şarapların geldiği coğrafyaya göre değerlendirip yorumları hep onun üzerine yapıyorlar. Herhangi bir şişenin diğerlerinden farklı olgunlaşma ihtimali pas geçiliyor, genelde göstermesi gereken özellikleri göstermeyen şaraplar sırf spesifik bir bölgeden geldiği için farklı yorumlanabiliyor. Tadım bölümlerinde farklı ihtimaller çoğunlukla hiç değerlendirilmeden direkt olarak pas geçilebiliyor, ya da çok farklı veya özel gelen bir kokunun sebebine derinlemesine inilmeden direkt olarak pas geçilebiliyor. Kör tadımda belki çok daha farklı yorumlanabilecek şaraplar, sırf daha pahalı ya da özel bir bölgeden geldiği için olumlanabiliyor. Örnek üzerinden gitmek gerekirse ucuz bir Avustralya Shiraz’ı, sırf basit yapıldığı için fiyat/performans olmasına rağmen “Good” olarak tanımlanırken, Pauillac bölgesinden gelen bir Grand Cru, bütün sınıfın beklentileri karşılamamasına rağmen sırf Grand Cru olduğu için totalde “Exceptional” olarak tanımlanıyor.

Teorik eğitim kısmı ise sınıf içi eğitimlerde çok hızlı atlanıyor. Bir öğrencinin sadece dersler üzerinden sınavı geçebilmesi neredeyse imkansız. Zaten bundan kaynaklı olarak, kursa başlamadan önce en az 40-50 saatlik bir ev çalışması gereklilik olarak belirtiliyor. Normal şartlarda kitapta bulunan bütün konuların hakkını vererek yapılacak bir eğitimin en az 9-10 tam gün sürmesi gerekiyor. Bu açıdan düşünülünce, eğitim içeriğine göre dersler çok hızlı geçiyor. Aynı şekilde, WSET2 eğitimi ön şart olduğu için, orada işlenen konular sınıf içi eğitimlerde çok daha hızlı bir şekilde atlanıyor. Bundan ötürü eğer ki vaktiniz olursa, eğitim öncesinde WSET2 eğitim içeriğinin yeniden üzerinden geçmekte fayda var.

Özet

Özet olarak, 5 günlük consecutive eğitim fazlası ile zorlayıcı bir eğitim olsa da, özellikle tadım konusunda çok iyi damak geliştiriyor. Özellikle seçilen şaraplarda gerçekten paradan kaçınılmamış olması takdiri hak ediyor.

Sınav

Sınav, WSET2’ye göre oldukça zor. Toplam 3 aşamadan oluşuyor ve yaklaşık 3 saat sürüyor.

Sınav günü heyecanı

Teorik-Test: 50 adet çoktan seçmeli soru bulunan bu kısım, WSET2’den alışık olduğumuz formatta. Yine WSET2’de olduğu gibi çok basit sorular varken, oldukça detay sorular da bulunuyor. Geçme puanı %55 olduğu için sınavın geçmesi en kolay kısmı.

Teorik-Yazılı: Sınavın en zor kısmı. Toplam 4 ana sorudan oluşan bu yazılı kısımda çıkan sorular çok detay bilgi gerektiren konulardan oluyor. Cevap olarak ise çok spesifik tanımlamaların kullanılması isteniyor. Yani cevabından emin olmadığınız bir konuda fikir yürüterek ya tutarsa diyerek uzun uzun cevap yazmanın hiçbir faydası olmuyor 🙂

Bir de toplamda 4 soru olarak geçse de, bu soruların hepsinde 6-8 arası alt şık bulunuyor. Yani totalde 20-30 arası cevaplanması gereken soru bulunuyor. Geçmek için diğer bölümlerden bağımsız olarak bu bölümden de %55 almanız gerekiyor. İki teorik kısmın süresinin birlikte tutulması da zaman yönetimini oldukça önemli kılıyor. Yazılı kısım oldukça vakit aldığı için, test kısmını olabildiğince en hızlı şekilde çözerek bitirmek gerekiyor.

Kör Tadım: 1 adet beyaz, 1 adet kırmızı olmak üzere toplam 2 şarabın tadımının yapıldığı sınavda; asidite, gövde, alkol, tanen, aroma profilleri gibi tahlillerin ne kadar doğru yapılabildiği test ediliyor. Eğer ki sınavda basit bir beyaz, komplike bir kırmızı şarap gelirse çok şanslısınız; çünkü bunu ayırt etmesi çok daha kolay. Ama özellikle basit ama çok da kötü durumda olmayan bir kırmızı şarap gelirse, o zaman tamamen yanılma şansınız da var 🙂

Eğitimin 4. gününde yapılan tadım sınavı pratiğinde, 2 ters köşe şarap koymaları sonucunda sınıfın yarısının kalıp yarısının da ucundan geçtiği bir sonuç üzerine, tadım sınavı üzerine sınıf olarak kara kara düşünmeye başlamıştık. Böyle bir korkunun üzerine, son 2 günümüzün akşamlarını şarap barlarında bol bol şarap tadımı yapmaya harcadık. Hocalarımızın da tavsiyesi ile birlikte, tadım sınavı öncesinde en basit sayılabilecek bir beyaz (Pinot Grigio) ve bir kırmızı (Fransa’nın en ucuz şaraplarından bir kupaj) tadarak kalibrasyonumuzu yapmayı da ihmal etmedik. Gerçekten faydasını gördüğümüz bu taktiği sınava girecekler kişilere kesinlikle tavsiye ederiz.

Favori Şaraplar

Eğitim boyunca Dünya’nın bambaşka bölgelerinden şaraplar içmiş olsak da, içtiğimiz bu güzel şaraplara haksızlık etmemek adına favori listemizi de yapmayı ihmal etmedik.

İçtiğimiz en favori 6 şarabımız şunlar oldu:

  1. Domaine de la Vieille Julienne, Les Trois Sources Châteauneuf-du-Pape, Grenache, 2016, Kırmızı, Fransa, Châteauneuf-du-Pape: Burun ve damakta çok farklı şekilde tanımlanabilecek aromalar var. Kompleks, konsantre, üçüncül aromalar fazlasıyla hissediliyor. Tam anlamıyla mükemmel. 7.75
  2. Cillar de Silos, Torresilo Ribera del Duero, Tempranillo, 2020, Kırmızı, İspanya, Ribera del Duero: Burunda ve damakta kırmızı-siyah meyve kombinasyonu var. Damakta burunda olduğundan çok daha iyi. Tanenler kadifemsi, kompleksitesi yüksek. Bitişi en uzun içtiğimiz şaraplardan. 7.70
  3. Glaetzer, Bishop Shiraz, 2020, Kırmızı, Avustralya, Barossa Valley: Burunda siyah meyveler, meyan kökü, karabiber. Damakta aroma konsantrasyonu çok yüksek. Fıçı derinden geliyor, entegrasyonu güzel. Kompleks. Yıllandıkça daha çok üçüncül geliştirme potansiyeli var. Kesinlikle yıllandırarak denenmeli. 7.60
  4. Disznókó, Tokaji Aszú 5 Puttonyos, Furmint, 2013, Tatlı, Macaristan, Tokaji: Kompleksite muazzam. Aroma konsantrasyonu çok yüksek. Kayısı, pişmiş elma, bal, her şey var. Burundaki yoğunluk üst seviye. Damakta tatlılık seviyesi asidite ile dengelendiği için hiç rahatsız etmiyor, gövdesi yüksek ve uzun bitişli. 7.60
  5. E. Guigal, Côte-Rôtie Brune & Blonde de Guigal, Syrah, 2018, Kırmızı, Fransa, Northern Rhone: Burun ve damaktaki aroma konsantresi çok güzel. Tanenler biraz köşeli hissettirse de potansiyeli çok yüksek. Yıllandıktan sonraki değişimini çok merak ettik. Klasik bir syrah karakteristiğine sahip: siyah meyveler ve baharatlar, karanfil, karabiber, meyan kökü. 7.60
  6. Cloudy Bay – Sauvignon Blanc 2023 Beyaz Yeni Zelanda Marlborough: Burunda full tropik meyveler baskın, özellikle ejder meyvesi çok yoğun hissediliyor. Damakta aromaların yoğunluğu yüksek. Kompleks, temiz, aromatik. Bugün içmek için mükemmel bir şarap. 7.55

Londra Şarap Barları (İngiltere)

WSET3 eğitimi için planladığımız 1 haftalık Londra seyahatimizde, akşamlarımızı tabi ki boş geçmedik. Hem damağımızı sınava hazırlamak ( 🙂 ) hem de yeni keşifler yapmak için Londra’da bulunan şarap barlarını olabildiğince keşfetmeye çalıştık. Aldığımız eğitimin yoğun bir çalışma gerektirmesi bu keşifleri zora soksa da, en azından 4 adet şarap barına uğrama fırsatı bulabildik ve Londra’nın sunduğu seçenekler ve şaraba verdikleri önem ile şarap severler için neden önemli bir yerde bulunduğunu tecrübe etmiş olduk.

İlk araştırmalarımızda bizi çok şaşırtan bir nokta, Londra’da bulunan şarap barlarının fazlalığı oldu. Örnek olarak, sadece WSET okulu çevresinde bulunan şarap bar yoğunluğu:

Yürüyüş mesafesi ile yaklaşık 30 dakikalık bir çember içerisinde bulunan şarap barları
Kaynak: Google Maps

Londra, gerek şarap barı sayısı gerek dünyanın her yerinden bulunan şarap çeşitliliği ile bir şarap sever için tam anlamıyla cennet gibi. Paris’te yaşadığımız şarap barı eksikliğinin üstüne burada adeta hayran kaldık. İngilizler içmeyi çok sevdiği için bar sayısı inanılmaz fazla, bunların içerisinde sadece şaraba yoğunlaşmış olanların sayısı da küçümsenemeyecek seviyede. Gelecek seyahatlerimizde, sadece bu şarap barlarını keşfetmek üzerine bir tatil planı yapmak için notlarımızı aldık.

Uğrama fırsatı bulduğumuz ve bir sonraki ziyaretimizde kesinlikle uğramayı planladığımız şarap barları (Google Maps’e eklemek için tıklayınız) ile ilgili aldığımız notlar:

Bedales of Borough Market

Pazartesi günü, önceden araştırıp seçtiğimiz çoğu şarap barının kapalı olması üzerine, rotamızı ender açık olan yerlerden birisi olan Bedales of Borough Market’a çevirdik. Mekan, genellikle İngilizlerin takıldığı oldukça lokal bir şarap barıydı.

Menülerinde toplam 20 adet kadeh şarap seçeneği bulunan bu şarap barında İtalya, Fransa, İspanya, Portekiz gibi farklı ülkelerin yanı sıra Gürcistan, Bulgaristan gibi daha az erişilebilir şarapları da bulabilmek mümkün.

Mekanın çeşitli şarap menüsü, bütün ürünlerden kadeh servisi yapılması mutluluk verici

Kadeh olarak Prosecco, Champagne ve Cremant d’Bourgogne seçeneklerini aynı anda servis eden ender gördüğümüz yerlerden birisi olması da ekstra hoşumuza gitti. Champagne ve Cremant d’Bourgogne sipariş ederek birbiri ile kıyaslama yapma fırsatı bulduk.

Mekanın hızlı servisi ve atıştırmalıklarını oldukça beğendik. Ahtapot ve sosisi birlikte şiş olarak getiren, aranciniyi ise safranlı yaptıkları bu mekanda lezzetlerin hepsi orijinal ve oldukça lezzetliydi. Özellikle Pazartesi günü bir şarap barına uğramak istiyorsanız, burası doğru bir tercih olabilir.

Mekanın dıştan görünüşü

Vagabond (Monument Şubesi)

Seyahatimiz boyunca açık ara gittiğimiz en iyi şarap barı olan bu mekanda, içecek servisi tamamen self-servis. Neredeyse 300 farklı çeşit şarabın, şarap dolaplarından self-servis olarak alınabileceği mekanda; kadehlerinizi 25ml, 125ml, 175ml’lik seçeneklerle doldurabiliyorsunuz. En uygunundan en pahalısına kadar farklı segmentten birçok şarabı içerisinde bulunduran mekan, şarap severler için damaklarını geliştirme fırsatı bulabilecekleri tam bir eğitim mekanı. Özellikle Hermitage, Chateaneuf-du-Pape gibi premium şarapları kadeh olarak servis ediyor olmalarına bayıldık. Londra’ya yolunuz düşmesi durumunda uğramanızı şiddetle tavsiye ederiz.

Vagabond’un iç mekanı

Farklı lokasyonlarda da aynı franchise konseptiyle benzeri mekanları bulabileceğiniz Vagabond’un en fazla seçenek olan şubelerinden birisi Monument şubesi.

Vagabond (Charlotte Street Şubesi)

Vagabond Monument’ten fazlası ile memnun kalmamız üzerine, Soho civarında gezerken birer kadeh şarap içmek için uğradığımız bu mekan, bize Vagabond Monument’i fazlası ile arattı. Mekan olarak daha küçük olması ve biraz havalandırma problemi bulunması bizim için olumsuz yönleri oldu. Yine de yaklaşık 100 adet civarı şarap çeşidinin bulunduğu bu mekanın bahar ve yaz aylarında daha keyifli olacağı kesin. Özellikle kış günleri için havalandırma problemi sebebiyle zor bir tercih olabilecek bu mekan, eğer ki Monument veya başka bir şubeye çok uzaksanız, yine de konsepti tecrübe etmek için gitmeye değer.

Baccalà Seafood & Wine Restaurant

Ana işletme konsepti restoran olsa da, Baccala şarap menüsüne çok özenmiş bir mekan. Haftalık olarak değişen kadeh şarap menülerinde yaklaşık 10 adet farklı seçenek bulunuyor. Şişe menüleri ise oldukça zengin. Konsept İtalyan mutfağı olduğu için, sadece İtalyan şarapları bulunuyor. Menüde şarapların geldiği bölgeler de ayrıntılı bir şekilde anlatılmış.

Şarap menüsünde şarapların geldiği bölgeler detaylı bir şekilde anlatılıyor

İtalyan ve Türk bir çiftin sahibi olduğu bu restoranda, biz gittiğimizde bir adet Türk garson da çalışıyordu.

Gerek yemeklerinden, gerekse ortamından fazlası ile memnun kaldığımız restoranı, özellikle leziz deniz ürünleri için ziyaret etmenizi öneririz.

Yemeğinizi beklerken yada şarabınızı yudumlarken şarap kitaplarını da okumak mümkün
Fiyatları biraz pahalı bulsak da, özellikle kalamar ve deniz ürünlü makarnayı fazlası ile beğendik.

Trivet

Milli gururumuz olan, ilk ve şimdilik tek Türk Master of Sommelier İsa Bal’ın ortağı olduğu, taze 2 Michelin yıldızlı (Biz gittiğimizde daha 1’di 🙂 ) restoran olan Trivet’te de bir akşam yemeğimizi yedik.

Taze WSET3’lüler olarak, şarap menülerini incelerken inanılmaz keyif alsak da, seçim yapmakta fazlası ile zorlandık, çünkü seçenek sayımız çok ve seçenekler mükemmel 🙂

İran’dan Kanada’ya kadar, dünyanın her yerinden şaraplara erişebileceğiniz Cellar isimli bu şarap menüsü, adeta şarap listelerinin kutsal kitabı diyebileceğimiz kadar zengin. Menü, şarabın tarihsel akışını ülkelerin isimleri ile birlikte göstererek başlıyor.

İngiltere’de kadeh Türk şarabı içebileceğiniz ender mekanlardan birisi olan bu restoranda hem beyaz hem de kırmızı şişe seçeneklerinde Gürcistan-Ermenistan-İran-Türkiye ülkeleri listenin başında bulunuyor. Bu da şarabın tarihine ne kadar önem verdiklerini gösteren noktalardan birisi olarak göze çarpıyor. İncelemek isteyenler, menünün online versiyonuna buradan erişebilirler.

70 sayfalık, adeta bir kitap olan bir şarap menüsü: Cellar
Trivet’te bütün farklı şarap konseptleri için farklı şarap kadehleri bulunuyor, kadehler ise Paşabahçe’den.

Genel Yorumlar-Notlar

  • Perşembe-Cuma-Cumartesi günleri mekanlar inanılmaz kalabalık. Özellikle mesai bitişlerine denk gelen saatlerden itibaren (17-18) mekanlarda yer bulabilmek imkansız hale geliyor. Perşembe günü saat 18:15 itibariyle gezdiğimiz en az 5-6 adet şarap barının (Bir tanesinin kapasitesi çok büyük olmasına rağmen) hepsi doluydu. Saat biraz daha geçtikten sonra mekanlar boşalmaya başlasa da, Cuma ve Cumartesi günleri kalabalık çok daha fazla. Bu nedenle özellikle yoğun günler için rezervasyon yaptırmak şart.
  • Eğer seyahatiniz Pazartesi gününe denk geliyorsa, gitmek isteyeceğiniz mekanların çoğu kapalı olabilir. Google Maps’te neredeyse bütün mekanların açılış-kapanış saatleri güncel olarak bulunuyor. Bir mekana gitmeden önce açık olup olmadığına bakmanızı öneririz.

Favori Şaraplar

Bu barlarda dünyanın farklı yerlerinden bir çok şarap içmiş olsak da, bazı içtiğimiz şaraplar o kadar iyiydi ki, favori listemizi de eklemeden yapamadık.

İçtiğimiz en favori 3 şarabımız şunlar oldu:

  1. Clos des Papes (Paul Avril), Châteauneuf-du-Pape, Syrah, 2017, Kırmızı, Fransa Châteauneuf-du-Pape: Damaktaki aroma yoğunluğu üst düzey. Siyah, kuru meyveler, kuru et, orman zemini. Üçüncül aromalar çok güzel oluşmuş. Bitişi şimdiye kadar içtiğimiz en uzun şaraplardan birisi. Tarzı mükemmel. 7.9/10
  2. Gallimard Père & Fils, Cuvée de Reserve Blanc de Noirs Champagne Brut N.V., Pinot Noir, Köpüren Şarap, Fransa, Champagne: Burunda ekmek, maya kokuları hakim. Rengi açık, köpüklülük oranı normal şampanyaya göre biraz daha az. Damakta dolgunluğu güzel, hafif olgun elmalar, kalıcılık uzun, gövde yüksek. Dengeli ve keyifli içim. 7.5/10
  3. Cune (CVNE), Gran Reserva, Tempranillo, 2017, Kırmızı, İspanya, Rioja: Burunda kokular kompleks, damakta biraz fıçısı ilk başta fazla gelse de açıldıkça dengelendi. Güzel bir yemek eşlikçisi, dengeli bir şarap. 7.35/10

İngiltere Şaraphaneleri (Kent, East Sussex)

WSET3 eğitimi için planladığımız 1 haftalık Londra seyahatimizde, İngiltere’ye kadar gelmişken, dünyanın en yeni şarap bölgelerinden birisi olan bu coğrafyayı keşfetmekten geri durmadık.

İngiltere, her ne kadar şarapla yeni yeni küresel ısınmanın etkileriyle anılmaya başlanmış olsa da, aslında buradaki şarap tarihi çok eski. M.S. 1. yüzyılda İngiltere’yi işgal eden Romalılar yerel iklimin ve toprağın üzüm yetiştirmeye yönelik potansiyelini fark etmişler ve bölge genelinde üzüm bağları kurmuşlar. Şarap üretimi uzun yıllar bölgede devam etse de, özellikle 1. ve 2. Dünya Savaşları’nın etkileriyle birlikte şarap üretimi sekteye uğramış, ülke çapında önemini kaybetmesi ile birlikte ülkedeki üzüm bağları sökülmüş. 1970’lerde ise sektör yeniden canlanmaya başlamış. 1988 yılında Nyetimber‘ın kurulması ile birlikte inanılmaz bir ivme yakalanmış. Günümüzde ise Birleşik Krallık sınırları içerisinde 900’den fazla şaraphane bulunuyor.

Kısıtlı vaktimizi efektif bir şekilde kullanabilmek adına, English Wine Tasting Tours tur acentasından kapalı-özel bir tur rezervasyonu yaptık. Bahar ve yaz aylarında, daha uygun fiyatlara her hafta sonu açık turlar da düzenleyen bu firmadan bütün gezimiz boyunca fazlası ile memnun kaldık. Özellikle rehberimiz Justin, gezinin her anında bizimle çok ilgilendi.

Uğrama fırsatı bulduğumuz şaraphaneler ve diğer turistik gezi noktaları (Google Maps’e eklemek için tıklayınız) ile ilgili aldığımız notlar:

Wayfarer Wines

Şimdiye kadar dünyada ziyaret ettiğimiz en butik üreticilerden birisi olan Wayfarer, bir aile işletmesi. Baba Jeff Ashford’ün hayali olan bu şaraphane fikrini çocuklarıyla paylaşması ile birlikte, 2 çocukları ile birlikte bu işe girişmişler. Günümüzde yıllık 3000-5000 şişe arası bir üretime sahipler. Toplam 7 dönüm arazi içerisinde 3000 adet asmaları var. Binaları ise küçük bir konteyner gibi, inanılmaz butik. Üretim tesisleri yok, şarap üretimi süreçlerinde halihazırda olan şarap üreticileriyle çalışıyorlar.

Sadece Cuma-Pazar günleri arası açık olan bu işletmede 5 kadeh şarap ve peynir eşleştirmesi toplam 25£. Toplamda 3 beyaz (Pinot Gris, Chardonnay, Bacchus), ve 2 rose (Pinot Noir-Sek, Pinot Noir-Hafif Tatlı) şarap tattığımız bu mekanda, İngiliz şaraplarının klasik özelliklerini (yüksek asit, düşük-orta gövde) tecrübe edebilmek mümkün. Almanya’da çok meşhur olan ve soğuğa dayanıklılığı nedeniyle tercih edilen Bacchus üzümünü böylece ilk defa denemiş olduk 🙂

Tamamen çim kaplı, yeni dikilmiş Wayfarer Bağları

Woodchurch Wine

Wayfarer ile yaklaşık 5 dakikalık araba mesafesinde olan Woodchurch, gezimizdeki ikinci durağımız oldu. 3 adet köpüklü, 3 adet normal olmak üzere toplam 6 farklı şaraba sahip olan bu şaraphanede 3x50ml’lik şarap tadım menüsünün fiyatı 12.5£. Wayfarer’a göre biraz daha büyük olan bu tesisin, mükemmel manzaralı bir balkonu ve bahçesi var.

Tadım anlatımı sırasında özellikle şaraphanenin de sahibi olan Graham’ın kendi şarabına olan ilgisi ve hakimiyetine hayran kaldık. Anlatım boyunca üretim sırasındaki en ince detaylara kadar bizimle paylaştı. Şarabın ilk fermantasyonu başka tesislerde tamamlanırken, özellikle köpüklülerin olgunlaştırılma aşaması için kendi tesislerini kurmuşlar, yani üretimlerinin yarısını kendi tesislerinde yapıyorlar.

Şaraba daha deneysel yaklaşan, farklı üzümleri birlikte fermente etme gibi farklı teknikleri de deneyen bu üreticiye, vaktiniz olursa hem hoş sohbetleri hem de lezzetli şarapları için kesinlikle uğramanızı öneririz.

Balfour Winery

Bölgede gittiğimiz en büyük üretici Balfour oldu. Denizli’de bazı şaraphanelerde görmeye alışık olduğumuz, üretim tanklarının bina dışında olmasını burda da görmemizle bayağı bir şaşırdık. Yeterli alan olmamasından kaynaklı yapılan bu tasarımın buradaki problemi tabi ki sıcaklık değil, soğukluk 🙂 Şarapların olgunlaşmaya devam edebilmesi için özellikle kış aylarında ısı ayarı yapılabilen tanklar kullanıyorlar.

Mekan olarak en şık ve en büyük olan bu üreticinin sunumları ve ortamı gerçekten harikaydı.

Bir çok farklı tadım seçeneğine kendi web sitelerinden erişebileceğiniz bu şaraphaneye, özellikle İngiliz kırmızı şarabı içmek için uğramanızı kesinlikle öneririz. Güzel manzarası eşliğinde öğle ya da akşam yemeği yemek için de ideal bir mekan.

Turistik Noktalar

Sussex bölgesinde, bir çok tarihi yapı da bulunuyor. Bölgeye kadar seyahat etmişken, eğer ki vaktiniz olursa, buralara da kesinlikle uğramanızı öneririz. İngiletere’nin görece kırsal olan bu bölgesindeki manzalara biz hayran kaldık.

Battle Abbey: Fransa-İngiltere arasında gerçekleşen Hastings Muharebesi’nin gerçekleştiği alana yapılmış olan manastır, özellikle savaş zamanından bir çok kalıntıya ev sahipliği yapıyor. İçeriyi gezmenin 3-4 saati bulacağını söyledikleri tarihi alanı kısıtlı vaktimizden ötürü maalesef gezemedik. Yine de manastırı dışarıdan görmeye değdi. Ek olarak, buraya ev sahipliği yapan Battle kasabası, tam bir klasik İngiliz kasabası. İçerisinde bulunan çok eski tarihi evleri ve şirin kafeleri ile kesinlikle görmeye değer bir kasaba.

Binayı adeta yosun kaplamış

Bodiam Castle: Battle Abbey’e 15 dakikalık mesafede bulunan bu kaleyi yine vakitimizin kısıtlı olmasından ötürü maalesef sadece dışarıdan görebildik. Ortamı çok güzel olan bu kale ve çevresi görmeye kesinlikle değer.

İçeriye girecek fırsatı bulamasak da, dışarıdan bile görmesi pek keyifli bir yera

The Bull at Benenden: Öğle yemeğimizi turumuzun ayarladığı şekilde Benenden kasabasındaki The Bull isimli mekanda yedik. Klasik bir İngiliz kasabasında klasik bir öğle yemeği nasıl oluyor diye merak ediyorsanız, burası tam adresi.

Hamburger ve rose şarap çok uyumsuz bir ikili olsa da, burada fazlası ile tercih ediliyor. Kırmızı şarap yokluğundan olsa gerek 🙂

Genel Yorumlar-Notlar

  • Bölgenin iklimi sebebiyle en yaygın üretim yapılan şarap türleri beyazlar, köpüklüler ve roselar.
  • Bütün şarapların asiditesi çok yüksek, genel olarak aroma profilleri yeşil meyveler ve citrus ağırlıklı.
  • Bölgede köpüklü şarap yapan çoğu üretici, geleneksel yöntem ile üretim yapmayı tercih ediyor.
  • Bölgedeki çoğu üretici Pinot Noir üzümü yetiştiriyor. Ağırlıklı olarak köpüklü şarap yapımında kullanılsa da, çoğu üreticide rose şaraplar da görebilmek mümkün.
  • Kırmızı şarapları ise sadece çok sıcak geçen yazların sonunda üretebiliyorlar, bu yüzden her rekolteden kırmızıları maalesef mevcut değil.
  • Bağların bitki örtüsü çok orjinal. Genel olarak çok yoğun bir çim örtüsü var, süngerimsi yapısı ile inanılmaz su tutması bizi çok şaşırttı.
  • Soğuk bir bölge olduğu için Alman üzümleri çok yaygın. Özellikle Bacchus üzümünü her şaraphanede görebilmek mümkün. Dornfeller gibi kırmızı üzümler de yetiştiriliyormuş ama biz deneme fırsatı bulamadık.
  • Bağlar genelde sık dikim ve sıra aralarındaki çim örtüsü genel olarak korunuyor. 

Favori Şaraplar

İçtiğimiz en favori şaraplar ise şunlar oldu:

  1. Woodchurch Winery, Field White Bacchus, Chardonnay, 2022, Beyaz: Bacchus üzümünün aromatik profili ile Chardonnay’in daha yüksek ve yağımsı gövdesi güzel bir denge oluşturmuş. Burunda yoğun, damakta asidite-alkol dengeli, gövdesi yüksek, keyifli ve zarif bir şarap. 7.30/10
  2. Woodchurch Winery, Classic Brut NV, Chardonnay, Pinot Noir, Meunier, Beyaz: Burunda meyvemsilik ön planda, geleneksel metod üretimine göre ekmek-bisküvi-hamur işi kokuları az. Asidite normal bir köpüklüye göre çok yüksek, meyvemsiliği de aynı metot ile yapılan köpüklülere göre çok daha fazla. Dolgunluğu güzel. Aromatik şaraplar sevenler için güzel bir alternatif köpüklü şarap. 7.20/10
  3. Balfour Wines, Brut Rose, Pinot Noir, Chardonnay, Pinot Meunier, 2018 Rose Köpüren Şarap: Burunda greyfurt, limon, elma, ekşi kiraz, fresh. Rose olması ile birlikte arka plandan gelen kırmızı meyvemsi aromalar var. Köpüklülüğü ve dolgunluğu süper. Normalde rose şarap tercih etmeyecek kişilerin tercih edebileceği bir şarap. 7.15/10
  4. Wayfarer Wines, Wandering Wayfarer, Bacchus, 2022, Beyaz: Burunda oldukça çiçeksi ve yoğun bir aroma profili, hanımeli, portakal çiçeği gibi kokular. Damakta çok hızlı bitiyor fakat asiditesi yüksek ve dengeli. Damakta da burunda gelen aromaların hepsi geliyor. Mineralite yüksek. Bitişi kısa olmasa çok daha keyifli olabilirdi. 7/10